Araştırma-Tarih

  • 22 Şub

    İkinci Şans

    Zbigniew Brzezinski

    Tarihsel anlamda 15 yıl çok kısa bir süredir fakat yaşadığımız dönemde zaman inanılmaz bir hızla ilerler hale gelmiştir. İşte bu nedenle Amerika’nın 1990’larda dünyanın tek süper gücü olarak ortaya çıktığından günümüze kadar olan dönem hakkında stratejik bir değerlendirme yapmak için erken değildir. Tarih boyunca tek bir güç hiçbir zaman bu kadar baskın olmamıştır. İşte bu nedenle Amerika’nın uluslararası liderlik görevini sorumlu ve etkin bir şekilde gerçekleştirip gerçekleştirmediği önemli bir sorudur. Sadece Amerikanın değil dünyanın güvenliği ve refahı için…

    ABD’nin ulusal güvenliğini korumak dışında dünyanın en güçlü ülkesi olarak öne çıkması Washington yönetiminin 3 temel görev benimsemesini zorunlu kılmıştır:

    Jeopolitik dengelerin sürekli değiştiği bir dünyada merkezi güç ilişkilerini idare etmek, yönlendirmek ve şekillendirmekle birlikte işbirliğinin daha güçlü olduğu küresel bir sistem yaratmak için duyulan isteği ulusal düzeyde yoğunlaştırmak.

  • 17 Şub

    Çöküş

    Jared Diamond

    Çöküşten kastettiğim, hatırı sayılır bir bölgede, uzunca bir dönem boyunca nüfus ve veya siyasi/ekonomik/sosyal yapıda meydana gelen esaslı küçülmelerdir. Örneğin İskandinav Grönland’ı, arkasında anıtsal kalıntılar bırakarak çöken veya ortadan kaybolan sayısız toplumdan sadece biridir. Bu standartlar esas alındığında, günümüzde A.B.D. topraklarında Anasazi ve Cahokia’da, Orta Amerika’nın Maya şehirlerinde, Güney Amerika’nın Moche ve Tiwanaku yerleşimlerinde, Antik Yunan’daki Miken ve Girit’teki Minos uygarlıklarında, Afrika’nın Büyük Zimbabve’sinde, Asya’nın Angkor Wat ve Harappan İndus Vadisi şehirlerinde, Pasifik Okyanusu’ndaki Paskalya Adası gibi yerlerdeki toplumların önemsiz küçülmeler değil, ciddi boyutta birer çöküş yaşadıkları konusunda çoğumuz hemfikiriz.

  • 16 Şub

    Tanrı Geri Döndü

    John Micklethwait – Adrian Wooldridge

    Din, politika, futbol gibi konular hassas konulardır. İnsanların üzerinde yorum yapar iken genellikle taraf oldukları ve/veya taraf olan kişilerce değerlendirildiği için maksadını her an aşabilir. Bu nedenle bu kitap özetini sizlere sunar iken yorumsuz olarak takdim ediyorum.

    ‘God is Back’ yazarlarının kitaptaki ifadeleri ile; ‘inancın küresel boyutta yeniden canlanışı dünyayı nasıl değiştiriyor’. Konusunu işleyen bir kitap. Beni bu kitap ile tanıştıran ve tercüme etme konusunda yüreklendiren Cumhurbaşkanımız Sn. Süleyman Demirel’e şükranlarımı sunuyorum. Kendileri okuma özürlü Türk Toplumu için naçizane çabalarımızı her zaman destekleyen ve bizi yüreklendiren, öğrenmenin yaşı olmadığı gerçeğinin canlı misali. Hepimize her an örnek olmaya devam ediyor.
    Sırada daha önce vaad ettiğim gibi, Blink’in yazarı Malcom Gladwell’in ikinci eseri ‘Outliner’ var. Size ve tüm sevdiklerinize 2010 yılı ilkbahar ve yaz’ının sağlık ve mutluluklar getirmesini diliyorum.

    En içten Sevgi ve Saygılarımla

  • 13 Şub

    Batının Sonu

    Martin Jacques

    MUHAFIZ DEĞİŞİMİ

    1945’ten bu yana dünyanın dominant gücü Amerika olmuştur. İngiltere’nin sanayi devriminden itibaren Avrupa’nın elinde olan bu üstünlük iki savaştan sonra el değiştirmiştir.

    Şimdi, henüz bebeklik döneminde olan ve dünyayı değiştirmesi beklenen tarihi bir sürece tanıklık ediyoruz. Batı tanımı altında toplanan gelişmiş dünya (Amerika, Kanada, Batı Avrupa, Avustralya, Yeni Zelanda ve Japonya), gelişen dünya tarafından kızağa çekiliyor. Elbette en ileri gelişen ülkenin bile daha çok uzun zaman gelişmiş ülkelerin ekonomik ve teknolojik seviyesine ulaşması beklenemez fakat bunların toplam nüfusları dünya nüfusunun büyük çoğunluğunu oluşturduğundan ve ekonomik büyüme hızları gelişmiş dünyadan daha yüksek olduğundan, yükselişleri de küresel ekonomik güç dengesinde belirgin bir kayma yaratmaktadır.

  • 11 Şub

    Umutlar ve Olasılıklar

    Noam Chomsky

    Çeşitlilik temel ilkemiz olmasına rağmen Dünya’nın ekonomik geleceği (Dolayısı ile de politik geleceği) birinci temel konumuz olmaya devam ediyor.

    Bizleri ve çocuklarımızı nasıl bir gelecek bekliyor. Hindistan ve Çin ile ilgili bu güne kadar en değerli kitapları sizler ile paylaştık. Ama yine çok net bir şekilde görülüyor ki, ABD’nin önümüzdeki 10 yıllarda nereye gideceği bilinmeden Dünya’nın geleceği hakkında sağlıklı bir sonuca varmak çok zor.

    Bu kez size sunduğumuz özet Naom Chomsky’nin “Umutlar ve Olasılıklar” isimli kitabı. Chomsky başta Mit olmak üzere Dünya’nın pek çok ünlü üniversitelerinde hocalık yapmış ve çeşitli ödüller almış ciddi bir ABD politikaları uzmanı. Kitabı yayınlandıktan sonra hiçbir satırı tekzip edilmedi.

    Dünya’nın ekseninin kaymakta olduğunu ve ABD’nin Dünya üzerindeki Süper Power özelliğini yaptığı yönetici hataları yüzünden er ve geç kaybedeceğini düşünüyor.
    Sizlere 2011 yılı içerisinde bir ABD uzmanından (George Friedman) daha pozitif ve ABD’nin en az 100 yıl daha gücünü yitirmeyeceğini iddia eden bir kitap özetini sunmaya gayret edeceğiz.

    Yılsonuna geldik. Bu vesileyle yeni yılın size ve tüm sevdiklerinize sağlık ve mutluluklar getirmesini diliyorum.

    En içten Sevgi ve Saygılarımla,
    UĞUR YÜCE

  • 10 Şub

    Dev Satranç Tahtası

    Zbigniew K. Brzezinski

    Kıtaların beş yüz küsur yıl önce politik etkileşime girmesinden bu yana, Avrasya dünya gücünün merkezi olmuştur. Avrasya halkları – genellikle Batı Avrupa kanadındakiler – güç sahibi olmanın verdiği haklarla dünyanın öteki bölgelerine nüfuz etmiş ve egemenlik kurmuştur.

    20. yüzyılın son on yılında dünya dengelerinde bir kayma görülmüştür. İlk kez Avrasya’dan olmayan bir güç, Avrasya’nın güç ilişkilerinde yalnızca baş hakem olarak değil, aynı zamanda dünyanın süper gücü olarak ortaya çıkmıştır. Sovyetler Birliği’nin parçalanması Amerika’nın tek ve gerçekten global güce ulaşmasında son adım olmuştur.

    Ancak Avrasya jeopolitik önemini korumaktadır. Dünyanın ekonomik ve siyasi gücünün kayda değer bölümünü hala elinde tutan batı kanadı yani Avrupa kadar, doğu kanadı yani Asya da ekonomik büyümenin ve siyasi etkinliğin önemli bir merkezi haline gelmiştir. Hitler ve Stalin’in açıkça ifade ettiği gibi “Avrasya’ya hükmeden, dünyaya hükmeder”. Dolayısıyla Avrasya, üzerinde global birincilik mücadelesi oynanan bir satranç tahtasıdır ve bu mücadele jeopolitik çıkarların stratejik yönetimini gerektirir.

    Amerikan dış politikası Avrasya üzerindeki etkisini kullanmalıdır ki istikrarlı bir denge yaratılsın, siyasi hakem de Amerika olsun. Amerika’nın nihai amacı iyi niyetli ve vizyoner olmalıdır: uzun vadeli eğilimlere ve insanlığın temel çıkarlarına paralel ve gerçek işbirliği içinde bir global toplum oluşturmak. Fakat bu arada Avrasya’ya hükmedecek ve Amerika’ya kafa tutacak bir rakip çıkmaması da şarttır. Bu kitabın amacı da kapsamlı ve entegre bir Avrasya stratejisinin formülasyonudur.

  • 07 Şub

    Lexus Ve Zeytinağacı

    Thomas L. Friedman

    Tayland hükümeti 8 Aralık 1997 sabahı, ülkenin en büyük 58 finans kuruluşundan 56’sını kapatma kararı aldığını açıkladı. Bu özel bankalar, Tayland para birimi baht’ın ani düşüşü sonucunda neredeyse bir gecede iflasa sürüklenmişti. Finans kuruluşları büyük miktarda ABD doları borç almış ve bu dolarlarla otel, iş merkezi, lüks apartman ve fabrika inşaatları yapacak Tayland şirketlerine kredi açmışlardı. Hepsi de güvende olduklarını düşünmüşlerdi, çünkü Tayland hükümeti baht’ın Amerikan doları karşısındaki değerini sabit tutmaya yönelik bir politika izliyordu. Ama hükümet bu konuda başarısız olunca, baht’a yönelik küresel spekülasyonun arkasından – Tayland hükümetinin sanıldığı kadar güçlü olmadığının yavaş yavaş anlaşılmasının da etkisiyle – Tayland para biriminde yüzde 30’luk bir düşüş oldu. Bunun anlamı, dolarla kredi alan firmaların her 1 dolarlık borç için yüzde 30 oranında daha fazla Tayland parası ödemek zorunda kalmasıydı. Pek çok firma finans kuruluşlarına borcunu ödeyemedi, pek çok finans kuruluşu da yabancı alacaklılarına borcunu ödeyemedi. Böylece bütün sistem çıkmaza girdi ve 20.000 ofis çalışanı işsiz kaldı.

    O anda ben farkında değildim – kimse de değildi – ama, bu Taylandlı yatırım şirketleri, Soğuk Savaş’ın ardından gelen yeni küreselleşme çağının küresel düzeydeki ilk finansal krizine dönüşecek çöküş zincirinin ilk domino taşlarıydı. Tayland krizi Güneydoğu Asya’daki yükselen piyasaların istisnasız tümünde genel bir sermaye kaçışına yol açtı. Güney Kore, Malezya ve Endonezya para birimlerinin değer kaybetmesine neden oldu. Gerek yerli gerekse yabancı yatırımcılar bu ekonomileri daha yakından incelemeye başladılar, yetersiz durumda olduklarına karar verdiler, ya paralarını geri çekerek daha güvenli limanlara taşıdılar ya da yüksek riski telafi etmek için daha yüksek faiz oranları talep ettiler.

  • 06 Şub

    İnanç ve İktidar

    Bernard Lewis

    Yine hayli uzun bir özet oldu. Bazı kitapları ruhunu 0 koruyacak şekilde özetlemek o kadar zor ki.
    Bu özeti Sn. Demirel’in talimatları ile hazırlamakta olduğumu sizlere daha önce duyurmuş idim.
    Bernard Lewis çok çok değerli bir yazar. Özet ekine koyduğum özgeçmişine mutlaka bir göz atınız.
    Üstad şu sıralar İslam dünyasında ve ülkemizde yaşananları ne kadar güzel ön görüyor ve ifade ediyor.
    Özeti sonuna kadar okuma hevesinizi arttırabilmek için aşağıda kitaptan küçük bir alıntıyı yorumsuz olarak sunuyorum.
    “Demokrasinin önündeki geleneksel engeller, bölgedeki modernleşme süreçleri ve son gelişmelerle pek çok bakımdan güçlenmiştir. Devletin insanlar üzerinde egemenlik kurma ve onları terörize etme gücü modern metotlarla büyük ölçüde artmıştır. Otoriter yönetim felsefesi, ithal edilen otoriter ideolojilerle güçlendirilmiş ve keskinleştirilmiştir. İthal edilen bu otoriter ideolojiler, bir yandan liderlerin ve yöneticilerin yaptıklarına meşruiyet kazandırırken, öte yandan halklarını ve taraftarlarını fanatize eder”

    En İçten Sevgi ve Saygılarımla,
    Uğur Yüce

1 3 4 5 6