Ekonomi

  • 02 Mar

    Makro Ekonomide Bir Taşla Kaç Kuş Vurulabilir?

    Uğur YÜCE

    Değerli Dostlarım,

    Türkiye’de Ekonomi alanında son günlerde en çok tartışılan konulardan birisi devletin satışa çıkarttığı 14 şeker fabrikası.

    Bu konuda 2007 yılında pek çoğunuz ile paylaştığım iki makaleyi ve o vesile ile hazırladığımız bir raporun özetini dikkatinize sunuyorum.

    Ülkemiz düşük tenörlü linyit kaynakları dışında petrol ve doğal gaz gibi fosil enerji kaynakları itibari ile dışa bağımlı bir ülkedir.

    İhracatımızın 2014 yılı itibari ile her 100$’ının 22$’ı enerji ithalatına gitmektedir.

    Ülkemizde kırsal alandan şehirlere göç hem mevcut şehirleri olumsuz yönde etkilemekte, hem de ülkenin tarımsal üretim potansiyelini sürat ile aşağı çekmektedir.

    Brezilya yıllar önce milli ekonomisini korumak amacı ile mevcut şeker fabrikalarının büyük bir bölümünü şeker kamışından alkol üreten fabrikalara döndürdü.

    Dünya’da mevcut ve hali hazırda çalışan benzinli araçlarının motorlarını %100 alkol ile çalışır hale getirmek çok cüzi bir harcama ile mümkündür.

    Brezilya daha 2007’ lerde Reno şirketi ile alkol ile çalışan 100.000 araçlık bir fabrika kurması için anlaştı ve teşvikler verdi.

    Türkiye özellikle Orta Anadolu’da çok büyük bir şeker pancarı üretimi potansiyeline sahiptir.

    1998 yılında 500.000 hektar ekim alanında şeker pancarı üretilip 492.000 çiftçi bu üretimden geçiniyor idi.

    2013 yılında ekim alanları 290.000 hektar ve bu işten ekmek yiyen çiftçi âdeti 126.000 düşmüş idi.

    Türkiye’de 31 şeker fabrikası var ve bunun 25’i devlete ait.

    Bir şeker fabrikasını şeker üretimi yerine alkol üreten bir fabrikaya döndürme gideri son derece düşüktür.

    14 şeker fabrikasını haraç mezat satmak ve/veya kapatmak yerine devlet bunları yakıt üretimine kanalize etmelidir.

    Bu sayede,

    1. Orta Anadolu’da şeker pancarı üretimi yeniden canlanır.
    2. Ülkenin petrol ithalatında hatırı sayılır bir tasarruf sağlanır.
    3. Şeker Fabrikalarındaki istihdam korunmuş olur.
    4. Alkol ile çalışan arabalar benzine nazaran çok daha az çevre kirliliği yarattığı için ülkenin karbon emisyon oranı düşer.
    5. Benzin yerine alkol ile çalışan araba motorlarının performansı azalmadığı gibi daha az arıza yapmaktadır.
    6. Aynı fabrikalarda her türlü bitkisel, tarımsal ürün veya atığı, çürüğü, posayı bu fabrikalarda işleyerek alkol (etenol) üretebilir.
    7. Etanolün araba motorlarına hiç dokunmadan istenilen oranlarda ithal edilen benzine doğrudan karıştırılması mümkündür.
    8. Şeker Pancarının posası çok değerli bir hayvan yemidir.

    Bu Rapor ve ekleri mevcut iktidar tarafından daha dikkate alınabilir ümidi ile 2007 yılında Sn. Dr. Burhan Özfatura tarafından ricam üzerine iktidarın yetkili kişi ve organlarına sunulmuş fakat bir sonuç alınamamıştır.

    Son Söz: Dünya’da iyi ve doğru bir iş yapmak için asla geç değildir.

    En içten sevgi ve saygılarımla,

    Uğur Yüce

    By admin Ekonomi Raporlar
  • 03 Ağu

    Kur Savaşları

    James Rickards

    Değerli Dostlarım,

    Bu özet 3-4 aydır hazır. Referandum öncesi propaganda malzemesi olur endişesi ile beklettim. Kitap zaten hayli eski 2011’de yazılmış, 2012’de revize edilmiş. Hikâye ise çok çok eski. Detayına girmeyeceğim. Zira kitap (özeti) zaten çok güzel anlatıyor. Sadece şunları söylemekle yetineceğim.

    Dünya’da tek geçerli temel olgu ekonomidir. Tüm dünya düzeni onun üzerine inşa edilmiştir. Dünya’ya şekil veren tüm ideolojilerin temelinde ekonomi yatar. Yoksa Para mı demem gerekirdi?

    1946 yılında altın rezervine dayalı düzenden, döviz stokuna dayalı düzene geçildiğinden beri o dövizin gücü ve cinsi ekonominin temel unsuru olmuştur. 34 sayfayı bir solukta okuyacağınıza eminim. Ümit ederim ki, daha önce The Guardian’da yayınlanan makaleyi de okudunuz.

    19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı ama önemi Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı tarih. Bu yarım ada halklarının özgürlüğe attığı ilk adım, bizi tek bir vatan, tek bir bayrak altında yeniden birleştirecek ve “Ne Mutlu Türküm Diyene” diye haykırmamızı sağlayacak Cumhuriyet’in ilk temel taşı. 19 Mayıs hepinize kutlu olsun.

    En içten sevgi ve saygılarımla,
    Uğur Yüce

    Kitap hakkında daha fazla bilgi için: Ak Portföy

     

     

    By admin Ekonomi
  • 29 Haz

    Asya’da Çarklar Nasıl Dönüyor – How Asia Works

    Joe Studwell

    Joseph Stiglitz’in ilk kitabını tercüme ile özetlediğimde kapak yazısında IMF ve Dünya Bankası’nın çifte standartlarından bahsetmiş ve kibarca bizim sakalımız yok, belki iktisat Nobel ödüllü bir Amerikalı’nın görüşlerini okur da uyanırsınız demeye getirmiş idim.

    Joe Studwell bir yazar, gazeteci ve hoca, daha çok İngiltere’de Cambridge’de bulunuyor. Uzak Doğu Uzmanı “Çin Rüyası” ve “Asya’nın Mafya Babaları” isimli kitaplarından sonra 2013’te “Asya Nasıl Çalışıyor” isimli kitabı yayınlandı. (How Asia Works)

    Lütfen sonuna kadar sabır ile okuyunuz. Bizler (Türkler) için alınacak o kadar ders ve deneyim barındırıyor ki “Ülkelerin dostları olmaz, ülke çıkarları olur” ve de bununla ilgili akılcıl politikaları olur. O politikaları ise ülkesini seven ve asla satın alınamayan akıllı, çalışkan, özverili politikacılar ile yürütebilirsiniz.

    Amerika’nın İngilizlerden devraldığı yeni dünya düzeni politikaları bizleri adım adım bir felakete doğru sürüklüyor. 15 yıldır geliyor geliyor diye haykırdığımız gerçekler, bugünlerde sanki büyük keşiflermiş gibi kamuoyuna sunuluyor.

    Ama sakın ümitsizliğe kapılmayınız.

    Bu millet her zor günde silkinip doğru yolu bulmuştur ve de Ulu Önder Atatürk’ün dediği gibi “Muhtaç Olduğun Kudret Damarlarındaki Asil Kanda Mevcuttur.”

    En içten sevgi ve saygılarımla;
    Uğur Yüce

     

     

    By admin Ekonomi
  • 03 Haz

    3’üncü Alternatif

    Stephen R. Covey

    1946 yılı 21 Temmuz’unda 5 yaşındayım. Ankara’da büyük bir evde tüm aile fertleri bir arada ikamet ediyoruz. Büyük baba asker emeklisi. Doğal bir disiplin evdeki yaşantıya hakim. Akşamları aynı saatte masa etrafında tam kadro yemek yeniyor. Ben ailenin 3. jenerasyon ilk çocuğuyum. Doğal olarak büyük adam muamelesi görüyorum. O sıralar okuduğum kitap “Mareşal Fevzi Çakmak’ın hayat hikâyesi.” Yani çevremde olanların farkındayım.
    21 Temmuz gecesi bir anormallik var. Yemekte sadece kadınlar ve ben. Erkeklerin hiç birisi ortalıkta yok. Zaten bütün günde hiç biri ortalıkta değildi. Bu da hiç doğal değil. Zira pazar günleri banyo günü ve babaannem kimsenin banyo gününü kaytarmasına izin vermez. Evde tuhaf bir hava, bir heyecan var.

    Anneme soruyorum.

    • Anne babam nerede?
    • Oğlum, bugün seçim günü baban, deden ve amcaların sandık başında.

    Gece 23.00 civarı bir gürültü ile uyanıyorum. Herkes salonda toplanmış. Küçük amcam ağlıyor. Tam bir cenaze havası. Dedem “Resmen sandıktaki oyları çaldılar diyor!” Beni kapı ağzında fark edince susuyor.

    Bu olaydan beri 68 yıl geçti. Ülke yönetimi ve siyaset alanında görmediğim, yaşamadığım hiçbir abukluk kalmadı. Tam bu ülke (son derece layık olduğu) iyi günlere doğru; AB üyeliği, Toplumsal Barış, Demokratikleşme, Ekonomik Kalkınma, İnsan Hakları konularında ilerlemeye başladı derkennn…. Bu güne kadar emsali görülmemiş bir noktaya geldik.

    Herkes bu çirkin siyasetten yoruldu ve bunaldı. Size birkaç hafta ara ile siyaset dışı iki özet sunacağım. Sakın ülkenin gündemi bu durumda iken bu adam bunadı mı? Neler okuyor, neler paylaşıyor demeyin.
    Bilinçlidir. Size de tavsiye ederim.

    Ayşe Kulin’in “Hayal”ini, Emre Alkin’in Herşey Ekonomi değildir” ini, Haruki Murakami’nin “1Q84”ünü okuyun. (Dikkat yalnız 1315 sayfa)

    En içten sevgi ve saygılarımla,
    Uğur Yüce

    Kitap hakkında ayrıntılı bilgi için: Varlık Yayınları

     

     

    By admin Ekonomi
  • 19 May

    Post Amerikan Dünya

    Fareed Zakaria

    Fareed Zakaria’yı muhtemelen 2000 – 2010 yıllarında Newsweek’deki yazıları, 2010’dan sonra Time dergisindeki makaleleri ve / veya çok sık CNN INT’deki TV programları ile tanıyacaksınız. Son derece akıllı ve kültürlü bir Hintli Amerikalı.

    Bu son kitabı önce 2008’de bilahare (epeyce ilave ile) 2011’de yayınlanmıştı. Bu yılda Kırmızı Yayınları Sn. Meral Öztoprak’ın çok başarılı çevirisi ile Türkçesini yayınladı.
    Kitabı Sn. Halit Yıldırım özetlemiş bende kendisinden aldığım izin ile sizlerle paylaşıyorum. Kitaptaki savlar hala büyük ölçüde geçerliliğini koruyor.
    Birkaç yerde Türkiye’ye de atıf var. Bir solukta okunacak bir 15 sayfa. Beni yakından tanıyanlar artık bilir ki ben yaz tatilinde ciddi kitap okumam. Biriken ve paylaşmaya değmeyecek veya zaten özetlenmesi mümkün olmayan roman, hikaye, şiir vs. vs.

    2013 yazı pek çok tek sayılı yıllar gibi okumaya çok müsait yıllardan birisidir. Olimpiyatlar yok. Avrupa Kupası veya Dünya Kupası yok. Yani televizyon ile ilişkimiz Roland Garos, Wimbledon, Fransa Bisiklet Turu gibi birkaç sportif olay ile sınırlı.
    (Ben TV’de spor dışında hiçbir şey izlemem)

    Bunları neden mi yazdım, bir dahaki kitap özeti herhalde Ekim ayını bulur.

    En içten sevgi ve saygılarımla,
    Uğur Yüce

     

     

    By admin Ekonomi Politika
  • 03 May

    The Crash Course

    Chris Martenson

    Chris Martenson bir ekonomi araştırmacısı ve Fütürist, ABD’de çok ünlü bir konferansçı ve internet üzerinden en çok izlenen chrismanderson.com sitesinin sahibi.

    Crash Course isimli kitabı çok sattı. Eskiden bu nevi yazarlara ve kitaplarına felaket habercisi gözü ilk bakılır idi. Ne kadar acıdır ki, bu felaket habercileri haklı çıkmak üzereler. Hem de çok yakında…

    Daha önce eklediğim ve Birleşmiş Milletler’in talebi olan raporu hazırlarken 8 hafta boyunca bu konularda okumadığım makale, kitap, araştırma kalmadı. Ve anladım ki durum çok kritik.
    Bu kitap ve özeti, konuyu en gerçekçi ve basit bir dille anlatan yazarlardan birisi olduğu için seçildi.

    Amacım sizlere kötümserlik aşılamak değil. Zaten istesem de yapamam. Zira bende Kemal Çolakoğlu gibi iflah olmaz bir iyimserim.
    Ama artık uyanma zamanı geldi. Yarın çok geç olacak.

    En içten sevgi ve saygılarımla,
    Uğur Yüce

    By admin Ekonomi
  • 30 Nis

    Sıcak Para

    R. T. Naylor

    Bu kitap sıcak ve evsiz para hakkındadır. Bu kitap aynı zamanda kriz boyutlarına ulaşmış dış borçlar hakkındadır. Ve bu kitap ikisi arasındaki ilişkiyi irdelemektedir. Zira sıcak para ve dış borç, kaçak finansın ayrılmaz ikizidir.

    Mantıken, bazı ülkelerin ödemeler dengesi artı veriyorsa diğerlerinin de o miktara tekabül eden eksi vermesi gerekir. Yıllar boyu gerçek hesaplamalarda her zaman bazı tutarsızlıklar olur ve sonuç sıfır çıkmazdı. Ama bu ufak farklar hesap hatalarına verilirdi. Ancak 1970’lerin sonlarında işler değişmeye başladı. Dünya ödemeler dengesi sistematik ve artan bir şekilde tutarsızlık göstermeye başladı. Öyle ki, 1980’de dünyanın kendisiyle olan ödemeler dengesi açığı 100 milyar $’a ulaştı. Başka bir deyişle dünya ile ay arasında toplam dünya ticaretinin ’u oranında açık vardı. IMF buna “asimetri” adını verdi.

    Bu “asimetri”nin en önemli nedeni sıcak ve evsiz para miktarının olağanüstü artmasıdır. Bu para azıcık bir faiz artışı, parite değişikliği veya politik ortamda bir dalgalanma olduğunda evini bırakıp daha konuksever iklimlere gitmeye her an hazır ve nazırdır. Bu yüzden bugün dünya döviz piyasalarının günlük cirosu 150 milyar $ dolayındadır.

    En içten sevgi ve saygılarımla,
    Uğur Yüce

    By admin Ekonomi
  • 26 Mar

    İflas 1995

    Gerald J. Swanson

    İkinci Dünya Savaşı.nda Almanya’dayken bir gün mermilerden kaçmak için boş bir eve sığındım. Yerde 50.000 markla 50 milyon mark arasında kağıt paralar savrulmuş duruyordu. 1923 Weimar Cumhuriyetine ait bu paraların hiçbir değeri yoktu. Toplam 112 milyon marklık 6 banknotu Amerika’ya getirip çerçevelettim. O gün bu gündür büromun duvarına asılı bu banknotlar bana hiperenflasyonla paranın nasıl değersiz hale geldiğini ve böyle bir ortamda istikrarlı hükümetlerin nasıl ortadan kalkıp yerini anarşiye bıraktığını hatırlatır.

    Ben merkezi Cleveland, Ohio’da bulunan ve yıllık 1.3 milyar $ cirosu olan Figgie International’ın kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanıyım. Ayrıca 35 m $ cirolu aile şirketi Clark Reliance’ın da Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürüyüm.

    Bundan 10 yıl kadar önce Başkan Ronald Reagan’ın talimatıyla hükümetteki israfı önlemenin çarelerini araştırmak üzere ülkenin önde gelen 160 işadamı artı 2000 şirket teknisyeninden oluşan Grace Komisyonu kuruldu. Benim de görev aldığım bu komisyona Amerika’nın borçları ve bütçe açığı ile ilgili veriler geldi.

    Hem o zamana kadar olan durumu, hem de 2000 yılına kadar projeksiyonunu gösteren bu verileri grafik kağıdına dökünce gördüğüm şey beni şoka uğrattı. Böyle giderse 1995 yılında Amerika’nın borcu vergilerle karşılanamayacak kadar büyümüş olacaktı. Başka bir deyişle, 1995’te hükümet şahıslardan topladığı bütün vergileri yalnızca borcun faizini ödemeye ayırsa gene de yetmeyecekti.

    By admin Ekonomi İşletme
  • 25 Mar

    Global Paradoks

    John Naisbitt

    1993’ün 14 Mart’ında Pireneler’de Fransa ile İspanya arasına sıkışmış 47.000 nüfuslu Andorra egemenliğini ilan etti. Artık yeni Andorra devletinin kendi uluslararası telefon kodu, olimpiyat takımı, pulu, para birimi ve BM de sandalyesi olabilecek.
    Nitekim Temmuz 1993’te 184. üye olarak BM’e katıldı bile. İyi ama Avrupa ülkeleri bütünleşmeye giderken, tek bir para biriminin eşiğindeyken bu bağımsızlık da neyin nesi?

    Bu durum, dünyadaki genel eğilimin bir göstergesidir. Bugün dünyanın gidişatı bir taraftan politik bağımsızlık ve kendi kendini yönetmeye, öte yandan ekonomik ittifaklar kurmaya doğrudur. Dünya ekonomisi büyüdükçe küçük oyuncuları güçlenmekte, büyük oyuncuları küçülmektedir.

    Yeni kabilecilik (Tribalism)

    1993’te dünya sözlüğüne yeniden giren “kabilecilik” kavramını “milliyetçilik” kavramı ile karıştırmamak gerekir. 18. yy’dan II. Dünya savaşı sonuna kadar yaygınlaşan milliyetçilik, kişinin vatanını uluslararası ilkelerden ve bireysel çıkarlardan daha önemli tutmasıdır. II. Dünya savaşı İtalya ve Almanya’nın milliyetçiliğine son vermiş, Batıdaki gücünü de yıkmıştır. Kabilecilik ise kişinin ortak etnik kökeni, dili, kültürü, dini, hatta son zamanda mesleği paylaştığı gruba sadık kalmasıdır.
    Bu sadakat da git gide güçlenmekte ve yaygınlaşmaktadır, zira bunlar kişinin bir gruba ait olma duygusunu güçlendirmektedir.

  • 23 Mar

    Kapitalizmin Geleceği

    Lester C. Thurow

    Bizler, sudan çıkarılmış ve tekrar girmek için oraya buraya çırpınan büyük bir balık gibiyiz. Bu durumdayken balık bir sonraki çırpınışın kendini nereye fırlatacağını sormaz. Yalnızca şimdiki durumunun dayanılmaz olduğunu ve başka bir şey denemesi gerektiğini hisseder. Çin Atasözü
    Başarı teriminin “yaşam standardının yükselmesi” anlamında kullanılmaya başlandığı sanayi devriminden bu yana, kapitalizm dışında hiçbir ekonomik sistem hiçbir yerde işe yaramadı. Kapitalizmin rakipleri – faşizm, sosyalizm ve komünizm – hepsi yok oldu. Ancak rakipleri tarih kitaplarına girerken, kapitalizmin temellerini de bir şey sallıyor. Tıpkı o Çin balığı gibi, kapitalizm de içinde yüzdüğü suya dönmek için çırpınıyor. Dünya ekonomisi 1960’larda yılda %5 büyürken, 1990’larda ancak 52 büyüyebiliyor. Yalnızca iki on yılda kapitalizm büyüme hızının %60’ını kaybetti.

    Bunun sebeplerini bulmak için yeni teknolojilerin ve yeni ideolojilerin birbiriyle ilişkisine bakmak gerekir. Yeni teknolojiler ve yeni ideolojiler ekonomik sistemi yeni yönlere götüren güçlerdir. Bu güçler, yeni kuralları olan ve kazanmak için yeni stratejiler gerektiren yeni bir ekonomik oyun yaratmaktadır.
    İyi de, kapitalizm gibi rekabete dayanan bir sistemin kendi rakibi olmazsa değişen ortama nasıl adapte olup verimliliğini koruyacak? Rakipleri ekonomik oyun alanından çıkarılınca kapitalizm adaptasyon yeteneğini mi kaybetti yoksa? Değişim ve uyumu kim sağlayacak? Mevcut yöneticiler mi? Politik ideolojilerinde istedikleri kadar sol veya devrimci olsunlar, mevcut sistemin yöneticileri sosyal muhafazakardırlar. Zira madem ki onları iktidara getiren o sistedir, öyleyse o sistem “doğru”dur. Bugünün kuralları sayesinde iktidarda olduklarından, değişime içgüdüsel olarak karşı çıkarlar.

    By admin Ekonomi